2.11.10

Sessizce yürüdüler...

Hava yağmurluydu o akşam. Az önce salondaki son dinleyici de mantosunu alıp ordan ayrılmıştı. Sahnede artık o şarkılar değil, görevlinin tozları süpürürken hışırdayan süpürgesinin sesi, uzaktan kısık da olsa yağmurun sesi duyuluyordu... Arada bir yıldırımlarla daha da aydınlanıyordu salon, sadece mum ışığıyla aydınlanmış gibi görünen haliyle... Ve ardından duyulan gökgürültüsüyle pencereler hafifçe titriyordu...

'Belki son bir şarkı daha söyleyebilirim' diye düşündü. Sahnenin ortasına doğru yavaşça yürüdü. Yavaş attığı adımlarının tahtada çıkardığı takırtıları duyan görevli süpürmeyi bıraktı, durdu ve onu izlemeye başladı. Başı yere eğikti, yüzü görünmüyordu. Bir an için öyle kaldı. Sonra yavaşça başını kaldırdı. Sessizce birşeyler mırıldandı, soğuktan sesi kısılmış gibi geliyordu ilk nağmeler. Ardından sesi iyice gürleşti. Ve arkadan hafif bir gitar girdi arpejlerle, az önce birlikte söylediği arkadaşları sesini duymuş ve sessizce sahneye çıkmışlardı ona eşlik etmek için. Ve sonra bas gitar, davul, ve distortion gitar...

Bir gökgürültüsü ve şarkı iyiden iyiye yükselmeye başlamıştı, artık yağmurun sesi duyulmuyor, sadece ara sıra gökgürültüleri duyuluyordu. Hafif ışıklı sahne şimşeklerle aydınlandıkça şarkı daha da yükseldi. Yükseldi, yükseldi ve bir anda ses kesildi. Ve bir gök gürültüsü, ardından hafifçe bir daha başladı, aynı en baştaki gibi. Sakin bir vokal, hafif bir arpej... Az sonra da sessizlik.

Herkes bir an için hareketsiz kaldı. O an ki sessizliği uzaktan gelen yağmurun hafif sesi bozuyordu. Biraz sonra o da durdu. Kimse bir şey söylemedi daha sonra. Herkes aynı şeyi hissetmişti zaten o an...

Bir şey demediler, birbirlerine bakmadılar, yavaşça toplandılar ve sessizce salondan çıktılar. Ay ışığıyla aydınlanan gecede, ıslak sokaklarda, hüzünlü bir günün bitiminde sessizce yürüdüler ve oradan gittiler...